Pazartesi, Ekim 13, 2014

Halikarnas Balıkçısı'na...




Hiç sevmem 13 Ekim’i ama her yıl 17 Nisan’da sana bir mektup yazarım.

Sen rehberlerin duayenisin. Sen “Anadolu’nun Sesi”sin. Yazdıkların, çizdiklerin, Anadolu gerçeğini yıllarca vurgulayışınla ve rehber kimliğinle bulunmaz bir hazinesin.

Hep derim, Halikarnas Balıkçısı gerçeğini reddetmek, Anadolu gerçeğini reddetmektir. Ayrıca kendisi  rehberlik mesleğinin yaratıcısıdır, bu da göz önünde bulundurulmalıdır. Azra Erhat’ın dediği gibi Türk rehberi “onun çizdiği yoldan gitmeye baksın, ne kadar gidebilirse.”

Ben yıllar önce yazdığım bir yazımda şöyle demişim:

“Halikarnas Balıkçısı’nı anlamak için hızına yetişmek şarttır ve bu da oldukça zordur. Balıkçı gerçekleri insanlara çok yabancı gelen bir tarzda ele alır. Kendisi tanrı Pan olur, başlar koşmaya. Elindeki kavalı da o rengârenk anlatımıdır. Ege’den doğru yola çıkar, hoplar, sıçrar, koşar ve sizi de peşine takar. Peşine takılmak epey güç ister. Nefesiniz yetmeyebilir, bacaklarınız tutmayabilir, sendeleyebilir, hatta dağlardan uçurumlara bile yuvarlanabilirsiniz. Ama yılmamalı, bırakmamalıdır. Peşinden gitmeyi denemeye değer. Zaten bir rehberin de görevidir Balıkçı’nın peşinden gitmek, onun izinden yürümek.”

“Anadolu konusunda Balıkçı coşkulu, duygusal, öfkeli, hırçın, hatta kırıcıdır. O çağdaş Homeros’tu. O Dionysos tanrıydı, diyonizyaktı. O bir romantikti. O bir Don Kişot’tu. O Anadolu’nun şövalyesiydi. O Anadolu’nun Sesi’ydi.”

Halikarnas Balıkçısı ölüm hakkında da der ki: “Ölüm hayata sığar, hayatsa ölüme sığmaz, ölümü aşar. Hayattan korkmadım ki, ölümden korkayım. Hem bilmez miyim ki, benden sonra yine insanlar var, yine deniz ve gök mavi. Sonra yaradılışın elindeyim, ot olurum, rüzgâr olur eserim, yağmur olur yağarım…”

Sevmiyorum 13 Ekim’i be Balıkçı… Seni benden aldığı için, sevmiyorum ama yine de sen hep buradasın koca adam… Benim de yüreğimde ve beynimin her kıvrımında.

Yaşar Kemal usta her sene Don Kişot’u yeniden okurmuş. Çok güzel bir sistem bir yazar için. Ben de “Anadolu’nun Sesi”ni her sene yeni baştan okurum, hatta bazen defalarca.

Sevmem 13 Ekim’i, bilirsin…


Öylesine bir ses vereyim sana dedim sonsuz sevdamın rüzgârıyla…

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails